5 Nisan 2012 Perşembe

Galiba


Galiba, sadece bilmek, ya da yöntemini bulmak, güçlü olduğuna kendini inandırmak, sonsuz mutluluk arayışının sadece masallarda kalması gerekliliği ve hayatın sürekliliği içinde kusurlu, hatalı, eksik, hüzünlü, korkulu, güvensiz... kısaca “olumsuz” olarak taşıdığımız yanlarımızın da bizim olduğunu, belki de bazılarını sadece kabullenmemiz gerektiğini mi anlamalıyız acaba. Acaba zaten olmak istediğimiz insanın içimizdeki sesi, hayatımızın akışında yapmak zorunda olduklarımıza kızgınlığı, her yenilgiyi kabullenişimizi ya da her yanlışımızı düzeltemeyişimizde bize olan anlayışsızlığı, sürekli bir bahane bulup ertelediğimizi söyleyip durması, bir yerde bizim bile kendimizi aslında tam olarak anlayamadığımız gerçeği midir? İdeallerimizi doğru bir şekilde biçip dikecek kadar ustamıdır ki bu benlik? Belki de “carrot on a stick” gibi kendi kendimize koyduğumuz, hep bizden bir adım ileride, hep bizden bir adım daha iyi, hep bizden daha güçlü olan bu benlik midir aslında mutsuzluğumuzun sebebi? O hep dürüstlük ister, hep aşkı o bilir, o hep sabırlıdır, o hep nerde ne yapılması gerektiğini biliyordur, her fırsatını bulduğunda davranışlarımızı sorgulayan, her hayal ürünüyle kendini besleyip, bizim gerçekliğimize bu hayalleri dayatıp duran bu benlik gereğinden fazla ukala gelmeye başladı bana artık. Onu ben besledim gerçi, çocukluğumdan beri sığınıp durduğum kitaplarım, müziklerim, filmlerim, hayallerim, bu hayat her üzerime geldiğinde hep ben ona sığındım. Ben onu ne kadar yaşıyorsam o kadar mutluydum. Sonra birgün, o reklam ajansının kapısı 14 yıl sonra tekrar açmamak üzere kapattığım gün çıkardım hayata çırılçıplak... Teşvikiye yokuşundan aşağı rüzgar yüzüme vururken hatırlıyorum ne kadar mutlu olduğumu... O günden beri çok arsız... Hep yaşamak istiyor. Bazen yapmak zorunda olduklarıma tahammülü yok! Oysa ben artık Anneyim, anı yaşa diyip duruyor bana, oysa benim binlerce sorum var gelecekle ilgili... Kızıyor bana... Endişelerimi haksız buluyor, sabırsızlığımı anlamıyor, korkularıma gülüyor... Bilmiyorum... Bilemiyorum....