Hep merak eder dururum. Nedir bu kendim meselesi... Ne demek vazgeçmek.... Ya da ödün vermek ne demek? Ne zaman ödün verdiğini farkediyor insan, verirken mi? yoksa bir beklenti için ektiği tohumlardan verim alamadığında mı? E peki o beklenti ya da istek ne ise o da sen değil miydi? Zaten sen kendin için isteme mişmiydin o istediğini? Nedir bu kendim meselesi gerçekten? Biraz riyakar gelmeye başladı bana bu "ben"likler, senin için yaptımlar, vazgeçtimler, tümü artık kocaman bir saçmalık olarak görünüyor gözüme...
İnsan yaptığı herşeyi ama herşeyi zaten sadece kendisi için yapar. İnsanın yaşamı kendisidir. Kendisi yaşamıdır. İnsanın sevdikleri kendi sevdikleridir. Onlar için yaptığı herşey kendi sevgisi içindir. Yani yine kendisi içindir.
Başka bir yandan, bence çoğumuz olmak istediğimiz insanı kendimiz zannediyoruz. Zanlarımız kişiliklerimizin önünde, arkasında, sağında, solunda... Saklanmayan ebelerse nedense hep başkaları ya da kader, veya şans... Ben şu olabilirdim ama olamadım... Geçmişi suçla, gelecekten kork, olduğun yerde say, kendini kabullenme ondan sonra da... Ben aslında....
Hayır, aslın da astarın da yaşamın neyse o... Okuyamadıysan, temelin sağlam atılamadıysa, hayatın adaletsizliği içinde yaşam seni korkunç bir yerde, bir o kadar korkunç bir ailenin bebeği olarak dünyaya getirdiyse, engelliysen, engelsizsen, Tanrı adil değilse de yine yaşamın neyse sen o sun. O kadarsın işte sen... Değilsen, değilmiş gibi hissediyorsan da bunun için harekete geçmeyen de sensin, geçen de sensin. Bakıp durma göklere ya da uçurum diplerine, dipsiz kuyulara... Kalk aynaya bak, sen mi sevmiyorsun onu, yoksa başkaları sevsin diye mi uğraşıp duruyorsun şu çok önemli kendinle... Sen mi seviyorsun onu, yoksa başkaları mı yüceltmiş de koymuş tepesine hiç sana ait olmayan bir seni.... Kimsin sen? Çok mu önemlisin gerçekten, ya da hiç mi önemsemiyorlar seni... Çok mu hastasın, çok mu fakir, çok mu yalnız, çok mu yetenekli, çok mu başarılı, çok mu başarısız... Güldün mü bugün? şöyle gerçekten bir güldün mü? Ağladın mı gerçekten? Yoksa bütün bunlara hiç vaktin olmadı mı geçim kaygısından... O kaygı niye peki? Mutlu edebildin mi kendini, ya da mutluluğundan sorumlu olduklarını o kaygıyı onlar için duyduklarını üzdün mü yorgunluktan... Ya da hiç böyle dertlerin olmadığından mı muzdaripsin... Muzdarip misin? Kimsin sen? Çok mu dert bu kim olduğun...
Hayatın kadarsın işte, hayat senin kadar.... Hayıflanıp duruyorsan kabullenmediğin birşeyler vardır illa ki... Kabullenmediklerin asla değiştirilemeyecek şeyler olabilir ve hayat acımasızca sana bunu sürekli hatırlatabilir mi? Yoksa sen mi yaparsın kendine bu acımasızlığı... Sen mi bir türlü sindiremessin içine engellerini...
Yapabilecegin halde yapamağın hiç bir şey yok insan. Yapmadıkların vardır. Onları da sen yapmıyorsundur.... Yapamayacakların için ise üzülme artık.... Yapamıyorsundur işte insan... Kimse de birşey yapamıyordur.... Yorma artık beni, seni, onu... Sadece yaşa ve bitir şu hayatı....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder